|
Yıl 2008
Kriz Var mı ? – Gelecek mi?
Yeminli Mali Müşavir - Cevdet Akçakoca - 26
Mart 2008 Çarşamba - Bursa
2007 yılında; Amerika Birleşik Devletlerinde başlayan Mortgage krizi ile
dünyada genel olarak bir duraklama başladığı gayet açık. Nitekim ABD’de bu
konuda tedbirler alınmaya başlanıyor. Amerikan halkına harcama yapmaları tavsiye
ediliyor. Amerikan devleti de durgunluğun giderilmesi için bir takım fonlar
ayırıyor.
Bu arada önceki haftalardan birinde ABD’den gelen bir uzmanın konuşmalarında;
ABD’nin resesyona girdiği ve bunun 9 ay ile 1.5 yıl arasında süreceğini
anlattığı gazetelere yansıdı.
Ülkemizde ise Kasım 2007’den itibaren gözle görülür bir durgunluk ve nakit
sıkıntısı başladı. Şubat ayında nakit sıkıntısı had safhaya ulaştı.
Derken, geçen haftaki parti kapatma davası bütün bunların üzerine
tüy dikti.
Neyse ki , bugüne kadar panik olmadı. Şimdilik dengeler yerine gelmeye
çalışıyor.
Bir çok arkadaşım ve işadamı arkadaşım, durgunluğun Mayıs-Haziran ayına kadar
süreceğini, bir kısım bankacı arkadaşım da Eylül ayına kadar devam edeceğini
anlatıyorlar.
Hükümet cephesinden hiç ses yok. Biraz da ben bu konuda ses çıkarayım, bir
takım fikirlerimi açıklayayım istedim.
İş adamlarının en büyük şikayeti, (ki uzun zamandır devam eden şikayet bu)
dövizin değerinin düşük olduğu. Bu yüzden döviz değerinde ani bir fırlama
bekleyenler çoğunlukta, hatta bunu temenni etmekteler. Ancak, kimse böyle bir
durumda ithalat maliyetinin ne olacağını düşünmüyor. Kimse özel sektörün dış
borcunu göz önüne almıyor. Yine kimse ülkenin döviz gelir gider dengesini
düşünmüyor. 80 milyar dolar sıcak para gidecek, gidecek, hemen gidecek ve oh
olsun inşallah batacağız denir gibi tavırlarla karşılaşıyoruz.
Hükümet cephesine bakıyoruz. Bütün bu şikayetlere karşı cevap yok, cevap
değil tık yok.
Fakaat aslında cevap var.
1- İhracat dövizini getirip getirmeme veya bozdurup bozdurmama serbest
bırakıldı. Bu demektir ki bu ülkenin hükümeti, ya dış ticaret açığına karşı çok
iyi bir tedbir aldı veya halkını tam tabirle gaza getirmeye çalışıyor. Ben bir
hükümetin halkını gaza getirmeye çalışacağını zannetmiyorum. Hükümet, dış
ticaret açığı ve cari açık problemini halletmiş görünüyor. O zaman kimse döviz
fiyatının artacağını beklemesin, maliyetlerini kontrol etsin. Rekabet gücünü
artırmaya baksın.
2- Devamlı dış ticaret açığı veya cari açık vererek kalkınma nereye kadar
devam eder? Bu, üzerinde düşünülmesi gereken bir konu.
3- Kağıt üzerinde biraz daha zenginleştik. Ama sebepsiz değil. Yine
gazetelerde yazıldığına göre kayıt dışı çalışanlardan önemli bir miktarı tesbit
edilmiş ve hesaplara alınmış. Bu hesap ile gelir dağılımını karıştırırsak yanlış
yaparız. Elma ile armudu karşılaştırmış oluruz.
Kağıt üzerinde de olsa zenginleşmemiz sonucu gelecek yabancı sermayenin
artacağı düşünülüyor. İnşallah, iç borç faizi de düşer. Bakın dış borç faizinden
çok iç borç faizi diyorum. Ülkemizin derdi iç borçlanma ve iç borç faizi.
Geçen haftaki parti kapatma davasından sonra da kimse içi borç
faizinin düşeceğini beklemesin, bu tedirginlik devam ettiği müddetçe ,
a. İç borçlanma zorlaşacak
b. Dışarıdan gelmesi beklenen yabancı para gelişi, özelleştirme geliri ve
hani vatan topraklarının satışı ile ülkenin yabancılara peşkeş çekilmesi olayı
da zorlaşacak
c. Türkiye' nin 8-10 puan arasında devam eden risk primi faiz farkı da
devam edecektir.
4- Bir önceki bölümde belirttiğim gibi kayıt dışı çalışan işçiler ve bazı
işletmeler tesbit edilmiş durumda. Maliye ve sigorta teşkilatlarının bunların
üzerine gitmesi büyük olasılıkta. Devlet gelirleri artacak ve bütçe açığı
azalacak gibi.
Yalnız, bunun yani kayıt dışının üzerine gitmenin bir de bumerang etkisi var.
Geri dönüp bütün ekonomiyi durdurma ihtimali de var. Bu dengeyi kim nasıl
ayarlayacak? Bunu merak ediyorum.
5- Bankalardaki vadeli ve vadesiz mevduatta bir azalma görmüyorum. Dövizli
mevduatta da fazla bir azalma yok.
Öyle ise neden durgunluk var. Herkes, kriz gelecek diye toplanmış, büzülmüş.
Elinde parası olan da borcunu ödemiyor.
Yazımın ilk bölümünde belirttiğim gibi Eylüle kadar devam edecek kriz veya
kriz korkusu bekleniyor. Böyle bir durumda kriz var mı? Gelecek mi? diye
sormanın alemi yok.
Biz krizi kendi kendimize çıkarmaya çalışıyoruz. Tamam, tedbirli olalım
da,borcumuzu da ödeyelim.
O zaman kriz olmayacak ve gelmeyecektir.
Şunu da unutmayalım. Biz çok ama çok büyük bir ülkede yaşıyoruz.
Osmanlının son sadrazamlarından Ali veya Fuat Paşa, bu ülke çok büyük, siz
dışarıdan biz içeriden yıkmak için uğraşıyoruz, bunu başaramıyoruz demişti. O
sadrazamın bu sözü söylemesinden en fazla yarım asır sonra koskoca Osmanlı
İmparatorluğunu batırmayı başardılar.
Onların torunları olan bizler, bir ara tarihimizi reddettik, ama
tarih bizi reddetmedi.
Öyle ise bir başka sözü de unutmayalım. TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR. Derler ama
bunu unutmaz ve tedbir alarak onlar dışarıdan biz içeriden bu ülkeyi yıkmak için
çalışmayı bırakırsak ülkemizin büyüklüğü devam eder.
İktisadi Dayanışma
Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti
- Türkiye' nin En Büyük Mevzuat Portalına
Hoş Geldiniz. |