|
İçimizdeki Çinliler veya Kur Düştü mü
Yükseldi mi ?
Cevdet Akçakoca - Yeminli Mali Müşavir - 29
Mart 2008 Cumartesi - Bursa
Bugün , gazetelerden birinde , Euro’nun 2.00 YTL. Sınırına ulaştığından dolayı
yabancıların Türk ihracatçı ve imalatçılarından fiyatta indirim istediği ve buna
karşılık Türk ihracatçının hayır az önce 1.90 YTL. Oldu cevabı ile günü
kurtardığını yazıyordu.
Uzun zamandır, bütün tüccar, sanayici, imalatçı ve ihracatçıların bildiği ve
belirttiği gibi, dalgalı kur (nasıl dalgalı kursa) rejiminde döviz kurları bir
türlü yükselmiyor ve buna karşılık ise gerek işçilik, gerek genel imal
giderleri, gerek hammadde ve enerji fiyatları devamlı artıyor. Maalesef
maliyetler artıyor. Oysa döviz kuru sabit kaldığı için ihracatçı artık zarar
etme seviyesine geldi. Her an, herhangi bir ihracatçı veya imalatçı havlu atarak
fabrikasını kapatabilir şikayetleri artmaya başladı.
Bir çok sanayici arkadaşım da aynı dertten muzdarip, şikayetçi, hasta.
-Yabancılar, bizim maliyetlerimizin arttığını kabul etmiyor, üstelik de kur
aşağı gittikçe bir de indirim istiyorlar diyorlar.
-Ben de, peki kardeşim, siz de zam isteyin . Malınız kaliteli, bakın, dünyada
hammadde fiyatları artıyor. Demir, çelik fiyatı arttı, hatta tekstil hammadde
fiyatları bile artıyor. Siz, Çinlinin bir liralık malını yapmıyorsunuz,
güçlüsünüz (ver gazı ver gazı değil, hakikaten öyle).
-Hemen bana Türkiye içindeki rakip firmayı söyleyerek, ben ısrar edersem onlar
sırada hazırolda bekliyor, hemen daha düşük fiyata teklif verip benim işimi
alacaklar cevabını veriyorlar.
Bu cevaplar üzerine 1980 yıllarını hatırladım.
Bu anımı herkesle paylaşmak isterim. O yıllarda Türkiyenin yüz akı firmalardan
İpekiş Mensucat T.A.Ş. de çalışıyorum. Bursa’da yünlü yapan Merinostan başka bir
de Yıldız Yün fabrikası var. O sıralardaki muhasebecisi- sonradan rahmetli olan-
sınıf arkadaşım Ali Rıza. Sahiplerinden biri Hilmi bey. Ayrıca ortaklardan biri
ise Anapta da uzun yıllar görev yapan, Busiadda önemli görevlerde bulunan,
geçenlerde bir şekilde Busiaddaki ilk kadın olarak da gündeme gelen Beyhan
Karabacak.
Bir gün Hilmi bey, bana geldi. Iraktan bir ihale almış 600.000 adet battaniye.
Fiyat 26 dolar. O tarihte bir battaniye herhalde 8-10 dolar. Kendi üretim
kapasitesi İse belki yılda 15 – 20.000 battaniye. Bize de sipariş verdi. Bütün
Türkiye battaniye fabrikaları o yıl Hilmi Bey’e çalıştı ve Hilmi Bey
battaniyeleri zamanında teslim etti. Burada Hilmi bey adı altında Yıldız Yün
firmasını kasdediyorum.
Geldik ertesi yıla. Bütün Türk battaniye firmaları Irakta, ihalede, kıran kırana
bir birleriyle vuruştular ve battaniye fiyatı 6,5 dolara düştü. Bu arada Hilmi
Beyin, vergi iadesi ile ilgili olarak da başı Maliye ile belaya girdi. Avukatı
ve danışmanı ile birlikte yine bana uğramışlardı. O da ayrı bir hikaye.
Şimdi, niye bunları yazdım. Herhalde anladınız sayın okurlar. Gözlerime bakın
anlarsınız demiyorum.
Türkün dünyadaki en büyük rakibi yine Türkler. her birimiz yeni pazarlar, yeni
mamuller arayacağımıza bir başkasının pazarına saldırıyor, bir başkasının
mamulunun aynısını yapıyoruz ve dünyaya satıyoruz. Kabadayı tabiri kullanalım,
kendi ayağımıza firma ve ülke olarak kurşun sıkıyoruz. Sonra da neden
topallıyoruz diye soruyoruz.
Bakın bakalım, sizin malınızın aynısını , aynı kalitede, aynı fiyata yapabilen
dünyada var mı? Var , var, kim var? Yine Türk firmaları var. Böylece fiyat
artıramıyorsunuz ve birbirinizi yıkıyorsunuz. Ben bunca yıllık tecrübemden sonra
maliyet artışını, kur artışını , yabancı rakipleri kabul etmiyorum.
Birbirimizle anlaşmayıp birbirimizin kuyusunu kazıyorsak daha çok Pazar
kaybeder, fiyatlarımızı yükseltemeyiz. Kendimize gelelim ve biraz da kendi
aramızda anlaşmaya bakalım.
Rakibimiz Çin değil biz kendimiziz.
Mısıra, Ukraynaya, Moldavyaya, Bulgaristana gitmek bizi kurtarmaz.
İçimizdeki Çinliden vazgeçelim.
İktisadi Dayanışma
Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti
- Türkiye' nin En Büyük Mevzuat Portalına
Hoş Geldiniz. |