Adli tatil kaldırılmamalıdır!...

 

14.01.2005

 

Arşiv Arama

 

Önceki Sayfa

 

Adli tatil kaldırılmamalıdır!...

Yazan: Dr. İskender Tepebaşılı - Emekli Yargıç - 14 Ocak 2005 Cuma - Dünya


Bilindiği üzere adliyeler 20 Temmuz ile 5 Eylül arasında adli tatile girerler. Bu dönemde hakimlerin çoğunluğu tatilden istifade eder. Bir kısım hakim ise nöbetçi kalarak acil işlere bakarlar. Bir süreden beri özellikle başını baroların çektiği bir fikre göre, adli tatilde işler aksamakta ve gecikmekte olup, adli tatilin kaldırılması yönünde kamuoyunda oluşan fikirler doğrultusunda, adli tatilin kaldırılmayıp, 15 gün kısaltılması için hükümetçe bir kanun teklifi hazırlanmış ve Adalet Komisyonu'ndan geçerek TBMM'ye sunulmuştur. Ne var ki bu sırada Meclis tatile girmiş ve bu kanun önümüzdeki yasama dönemine kalmıştır.

Hakimler arasında yapılan anketlere ve soruşturmalara göre çoğunluk adli tatilin kaldırılmaması fikrindedir. Yargılama fonksiyonu ağır bir devlet görevidir. Hakimler binlerce sayfaları bulan dosyaları okumakta, davanın delillerini toplamakta, neticede hakikati bulup bir karar vermeye çalışıp bir karar vermektedirler. Bu fonksiyon hem vicdani, hem hukuki ve idari, gerektiğinde cezai sorumluluğu maruz bırakan, ağır bir çalışmadır. Hakimin ilişkisi dosya ve duruşma dışında ayrıca saygın kişisel davranışlarına, avukatlar ve halkla ilişkilerine bağlı olup başarısı güçtür ve meslek olarak kısmen rahip hayatı icap ettirip, ilişkilerini kısıtlı tutmak zorundadır. Bu itibarla yargıçlık yıpratıcı bir görevdir. 41 yılı bulan görevim süresince gözlemimiz odur ki, özellikle büyük şehirlerde ağır yük altında kalan hakimler bunalmakta, zaman zaman rapor alarak dinlenmektedirler. Şayet mukayese yapılmak istenirse, kazai fonksiyon, teşri ve idari fonksiyona göre katbekat daha zordur.

~Adl~i tatilin işlerin aksamasına sebep olduğu iddiası aslında pek yerinde değildir. Tatile giden hakimlerin yerine bir kısım hakimler nöbetçi kalmakta ve işleri yürütmektedirler. Ceza davaları yönünden adli tatilin bir müessiriyeti görülmemesine rağmen hukuk mahkemelerinde HUMK hükümlerine göre bazı süreler işlememektedir. Mesela temyiz süresi, tebligat süresi gibi duruşmalar ise normal zamanlarda dahi 1,5 ayı aşkın süre içerisinde talik edildiğine göre, davaların adli tatil sebebiyle sürüncemede kaldığı ileri sürülemez. HMUK'ta yapılacak değişikliklerle de bazı sürelerin durması kaldırılırsa adli tatil sadece hakimler için bir izin süresi olarak kalacak ve mahzurlar ortadan kalkacaktır.

Diğer taraftan, yasama fonksiyonuna etki eden husus, iklim şartlarıdır. Ülkemizde temmuz, ağustos aylarında hemen hemen her bölgede aşırı sıcaklar olmaktadır. Adliye binaları bu aşırı sıcaklara karşı serinletici donanımla döşenmemiştir. Ancak belki başsavcının veya mahkeme başkanlarının odalarında klima vardır. Hakim sıcaktan çok etkilenebilir. İlginç bir örnek verilmek gerekirse, Suudi Arabistan da eskiden yaz aylarında çok aşırı sıcaklar olduğunda kadılar (hakimler) içerisine su konan bir küpe girerek mahkeme yaptıklarını bir kitapta okumuştum.

Ayrıca adli tatilin süresi boyunca baronun mensupları avukatlar da koşuşmalarına ve yorucu çalışmalarına bir süre ara vererek dinlenme imkanı bulacaklardır. Olaya Avrupa ülkelerinden biri olan Fransa'ya baktığımızda, adli tatilin orada da olduğunu, aynı şekilde nöbetçi hakimler dışında diğerlerinin adli tatilden yararlandıklarını görmekteyiz. Hatta orada adli tatil dışında yargıçlara ihtiyari ve seçimlik olarak bölüm bölüm bir yıl içerisinde 1,5 ay daha izin kullanma hakkı tanınmıştır. Sonuç olarak belirtmek gerekir ki; bugün hangi hakimi sorsanız adli tatilin kaldırılmaması taraftarı olduğu halde, adli tatilin kısaltılması ve kaldırılması yönündeki gayretler, kazai fonksiyona ters düşmektedir. Zihni yorulan hakime geniş dinlenme imkanı tanınmalıdır.

Diğer taraftan, ülkemizin kırsal kesimlerinde halkımızın çoğu yaz aylarında geçici işler bulmakta, başka vilayet ve ülkelere gitmekte, böylece mahkeme işini takip etmeleri zorlaşmaktadır. Onlara da bir imkan tanınmalıdır.

Sonuç olarak belirtelim ki; adli tatil kaldırılmamalı veya kısaltılmamalıdır. Hatta bugün yılda üç gün olan mazeret izinleri belki 15 gün, belki bir aya çıkarılarak, mesleğinde yorulan hakime geniş dinlenme imkanı getirilmelidir. CMUK ve HUMK kanunlarında yapılacak değişikliklerle adli tatilin süre vs. ile ilgili hükümleri kaldırılmalıdır. Böylece dinlenen hakimin görevini daha dikkatli ve titiz yapacağından şüphe yoktur.

İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30

 

İskender Tepebaşılı

 

Okunma: 834

Diğer Yazıları

 


Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı

 

Adli tatil kaldırılmamalıdır!...